21 Aralık 2016 Çarşamba

Yaşamı yönetmenin 4 adımı

Hiç yorum yok




MAZERETLER

Aslında bizim en temel sorunumuz her kişiye, her olaya, her duruma şikayet edip kusur bulma mantığımız. Maalesef bu böyle "Neden olmasın?" diyenlerden olmak yerine ne gerek var diyenlerden olmayı tercih ediyoruz. Fark ettiğiniz üzere bir projeye başladım. Daha önceden sorun olarak gördüğüm neticeyi bir amaca bağladım ama kim umursar ki diyordum. Sonra çok yanıldığımı bir etkinlikte bir konuşmacıdan aldığım bir soru ile fark ettim. SİZ NEDEN NEDEN OLMASIN DEMİYORSUNUZ? Evet ben bunu demiyordum. Neden olsun ki kim beni umursar kim dikkate alır. 
Sonra bu geliştirdiğim projeyi daha önce görev aldığım projeler bazında düşündüm. Ben fark yaratıyorum kafamda neden bu gerçek olmasın ki ? Neden insanlara rol model olmayayım ? Neden bende bir lider olmayayım? Nereden başlayacağımı bilmiyordum. 

Sonra açtım Google'ı, ne yapmak istiyorum diye düşünüp, ben girişimci olmak istiyorum dedim ve bir girişimci nasıl olunur yazdım. 252.000 sonucu bana 0.04 saniyede sundu canım google. Ben bunlardan 10 tanesine baktım. Dünya kadar literatür var. Okudum, inceledim. Dedim ki "Bunlar bir cevap değil bunlarla olmaz!" sonra dedim ki " Bir kaç kitap falan alayım videolar izleyeyim belki böyle gelişirim doğru adımlar falan atarım." olmuyor. En son eğitimlere gittim katıldım. Çok değerli insanlar bir şeyler uygulatarak bir şeyler öğretiyor.O da yetersiz.

Kendi cevabımı kendimde buldum nasıl ? Bu anlatması zor bir konu. 
Herkes bir yerlerden belirli donanımlar edinir ve bir noktaya gelir. Ben o kadar eğitimlerin benim hırsımdan olduğunu anladım. Sonra yatağıma uzandım. Ev arkadaşım evde değildi. Işığı kapattım, bilgisayarımı ve telefonumu uzaklaştırdım. 


NEDEN OLMASIN ?


Dedim ve sonra bir sistem kurmalıyım diye düşündüm. Öğrendiğim bir kaç sistem var onları düşündüm kafamda en uygun olanı seçtim. EFQM sonra dedim ki ben nasıl birisiyim. Çok eksik yanım var. Öncelikle hayır diyemiyorum, çabuk sıkılıyorum, odaklanamıyorum, anlık hırslanıyorum, korkuyorum, cesaretim yok, kendimi ifade edemiyorum, çekiniyorum, el alem ne der diye düşünüyorum  aslına bakarsınız benden lider falan olmaz(dı). Sonra bir blog sitesi açayım dedim bakalım süreklilik sağlayabilecek miyim? Düşünmeye devam ettim ne kadar kitap okuyorum ? Baktım hiç okumuyorum. Evet git gide bir resim çıkmaya başladı ve beni o saatte hiç bir şey rahatsız etmiyor. Gözlerimi kapattım tamamen karanlık oldu. Kendimi bir lider olarak görmek istedim. Hayallere daldım. Projeyi yönetiyorum, çalışan ekibimle konuşuyorum, başka firmalarla iletişime geçiyorum, örnek olmaya çalışıyorum, sorumluluklarımı yerine getiriyorum. Dedim ki bir lider olmak istiyorsan yani bu hayalinin gerçek olmasını istiyorsan Berkay sana bazı özellikler lazım.

  1. SORUMLULUK BİLİNCİ
  2. ADANMIŞLIK
  3. İLETİŞİM
  4. HAYALİNİ GERÇEKLEŞTİRME
Ben yukarıdakileri en sondan başlayarak aslında çok büyük hata yapmışım. 1. Sorumluluk bilinci bunun ayrımını aslında yapamamıştım. Görev ve sorumluluk bu nebzede çok farklı şeyler örnek verecek olursam: okula gitmek görevim. Başarılı bir ortalama olması görevim ama sorumluluk ne mesela topluma olan sorumluluk olarak örnek vermek istersem, Eskişehir ayazında 6-7 yaşında bir çocuğun üşümemesini sağlamak için sattığı bütün çikolataları satın almak ve ona üstündeki kabanı vermek. Bu çocuğun Suriyeli olmasının öneminden çok onun oyun çağında olması ve diğer insanlardan farkı olmamasından kaynaklı. Belki eve gidene kadar üşürüm ama benim bir evim var.


Sonra adanmışlık geldi. Söz vermek ile paralel bence herkese verdiğimiz sözü tutmak zorundayız. Kendimize verdiğimiz sözü ne kadar tutuyoruz ? Vücudum çok şekilsiz diye şikayet etmek yerine kalkıp spor yaptın mı güzel kardeşim ? Param yok diye şikayet edip babanı aramak yerine boş vakitlerinde çalışmayı denedin mi kardeşim ? Hayır. Belki avukatsın belki bir mühendis ama kendine sözünü geçiremiyorsan bunların insanlara etkisi ne kadar ? Doğru değinmiyor muyum bu konuda ? Kendi adanmışlığını oluşturduğunda Lider olmak için gerekli temeli atarsın ve bunu başarmak için son adımın kalmış olur İLETİŞİM!

İletişimde adanmışlık gibidir. Kendi beynindeki zıt fikirleri yönetip onları yargılayacaksın. Beynin senin patronun değil sen beyninin Yöneticisi olacaksın.! 

Asla bunları tamamlamadan hayal kurmamalıyız.

18 Aralık 2016 Pazar

EFQM MÜKEMMELLİK MODELİ

Hiç yorum yok



EFQM


Öncelikle Merhabalar :)

EFQM konusunda son günlerde çok fazla inceleme fırsatı buldum. Resmen sistemin içine girdim diyebilirim. Mükemmellik modeli olarak geçen EFQM mantığı aslında bütün kurumlara inanılmaz bir iyileştirme verim sağlıyor. Tabi isterseniz belirli çözüm teknikleri kullanılabilir.

EFQM mükemmellik modeli öncelikle liderliği ön planda tutmaktadır diyebiliriz belki ama aslında asıl önemli olan müşteridir. Ön planda tutma konusunda "yanılıyorsun!" diyebilirsiniz fakat bu sistemin ilk dayanağı buradadır. Nasıl mı ? İyi bir lider iyi bir strateji belirleyip bu stratejiyi çalışanlara entegre ettiğinde ve kaynaklardan yararlanıp hizmetleri, süreçleri ve ürünlerin oluşumunu yönetebildiğinde ortaya sonuçlar çıkacaktır. Müşteri, çalışan ve toplumla ilişkilendirilen bu sonuçların tümüne iş sonuçları olarak değerlendiririz. Kısaca girdilerimiz ve sonuçlarımız vardır sonra bunları eğitimlerle, yenileşim ve yaratıcılıkla destekleyip döngüyü dinamik hale getiririz.

Yukarıda kısaca tanımlamaya çalıştığım bu sistem aslında bir çok kalite standartları ile kesişmektedir. 
Ama ben teknikten çok uygulanabilirlik açısından kendi bakış açımı size yansıtmaya çalışacağım.

Varsayalım ki bir proje geliştiriyorsunuz. Öncelikle proje bir sisteme göre kurulmalıdır. İlk önce hangi modeli kullanacağınızı belirlemelisiniz. Ben EFQM konusundan örnek vermek istiyorum. EFQM seçtiniz ve siz proje liderisiniz artık. Lider olmak için gereken özellikleri sağladığınızı varsayalım.

Sonrasında iyi bir strateji geliştirmelisiniz. Mesela; şu kadar üretime erişmek için şu kadar makine almalıyım veya şu kadar kullanıcıya ulaşmak için şu kadar reklama bütçe ayırmalıyım ama bunu bazı araştırmalara dayanarak karar almak gerekiyor.

İyi bir ekip arkadaşları olması en önemli konulardan birisi en azından sizin kadar kararlı sizin kadar destekçi motive olan odaklanabilen birileri olması çok önemli.

Sonra destekçileri ve sponsorluk anlaşmaları ile sağlamlaştırmalısınız. hedef kitlenizden geri dönütler almalısınız, kullanıcının geçeceği süreçleri belirlemeli ekip arkadaşlarınızın nerede, neden çalışması gerektiğini belirlemelisiniz. ilk etapta bunları yapıp sonuçları bekleyeceksiniz.

Evet sonuçlar geldikçe sıkıntılı olan resmi belirleyip iyileştirme yapmalısınız ama hepsini ekiple birlikte yapmalısınız. Burada en önemli noktamız müşteriler. Müşteriden gelen istekler sizin hangi yöne kayacağınızı belirleyecektir. Mesela süreçlerde sıkıntı var ise ilgili çalışanla bir analiz yapıp tecrübe yeteneklere göre iyileştirmeniz gerekebilir.

EFQM mükemmellik modeli size sağladığı en güzel standartlardan birisi sistemi sağlam kurduktan sonra sistemin çökmesini engelleme derecesini kadar olasılığını belirleyeceksiniz.


14 Aralık 2016 Çarşamba

İletişim ve Güven

Hiç yorum yok



 Merhabalar..
Bu yazımda sizlere biraz iletişim zorluklarının ve bizim asıl sorunlarımızın neden kaynaklandığı hakkında gözlemlerimi aktarmaya çalışacağım.

Öncelikle inandığımız değerleri ortaya koyuyoruz. Bunlara dayanarak güvencimizin kısıtlarını tanımlıyoruz. Kime nasıl ve neden güveniyorum ? Bu soru sizi epeyce zorlayabilir. Neden insanlar birine güvenmek ister ? Neden biz birilerine bağımlı yaşarız aslında önemli nokta bence bu.

İnsanlar mükemmel bir bilimden yaratılmış varlıktır. Konuşabilme, baş parmak ve düşünebilme özelliklerinden dolayı diğer canlılardan ayrılır. Bu yüzden bazen bu özellikleri kötü yönde kullandığımız için, çevremize çok ciddi zararlar verebiliyoruz.

Bir sorun olduğunda bir problemle baş başa kaldığımız zamanlarda, kendimizi hemen savunmaya almayı iç güdüsel olarak yapıyoruz. Ne  kadar doğru ? Bence hiç değil. İletişimin asıl unsuru: "bence" kaçmaktan ziyade üstüne gitmek olabilir. İstemediğiniz birisi ile buluşmanın size zararı ne olabilir ? Bunun kendi hayatınızda bir risk analizini yapmanız gerekebilir. O kişiyle hangi bağlamda konuşacağınızdan neden istemediğinize kadar deşifre edip bu konuda yeni bir strateji geliştirmeli ona göre davranmalıyız.

Sevgilinizi düşünün mesela sürekli size trip atıyor, sizin ilginizi çekmek için çeşitli laf sokmalarla size zarar veriyor, sizinle konuşmak yerine konuşmamayı tercih ediyor diyelim. Eğer özür dileyip yalvarırsanız hem kendinize hem de karşı tarafa kötülük yapmış olursunuz. Karşınızdakinin anlayış derecesine göre onunla hangi bağlamda iletişim kuracağınızı tespit edip onu belirli bir noktaya kadar getirmeliyiz. Eğer bu konuda direniyorsa kavga etmektense o konuyu orada kapatmalısınız. Sizden bir beklenti duyacak, vurdumduymaz diyecektir. Bu ikinizi koruyan bir yapıdır daha kırıcı olunmaması için ama bu da çözüm değildir.

Ne yapılmalı konusunda kısa bir araştırma yaptım. Kısa örnekler vererek size güvendiğiniz sevgilinizle olan iletişim problemini irdelemeye çalışacağım. Bir konu hakkında tartıştınız; size onunla eskisi kadar romantik olmadığınız için şikayetlerde bulundu, sizin yoğunluğunuzu anlayışla karşılamadı ve size "Sen beni sevmiyorsun bence artık başkasını bul sen" diyerek trip attı. En doğru cümle sizce nedir ? Aklınıza gelen cümleyi lütfen bir yere yazın.

En doğru kelime kişiye göre değişmesi ile beraber benim kanaatimce, "Sevgilim son günlerde çok yoğunum. Senden biraz anlayış bekliyorum. Böyle yaparak beni gerçekten üzdün, Lütfen tekrar etme aynı şeyi!" derseniz  eğer aynı olay geldiğinizde karşınıza olay çok farklı olacaktır. Sizi seven insan sizi üzmektense size bu cümleyi kendisi kuracaktır. 

7 Aralık 2016 Çarşamba

YOLO Dünyası için Geri Sayım Başladı!

Hiç yorum yok

haydar-colakoglu-yolo-uygulama

Ulaşımda En Pratik Yol O!  sloganı ile yola çıkan ve Uber’in karşılaştığı en güçlü rakip olan girişim YOLO için geri sayım başladı. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yoğun ilgi gören şehir içi, konfor ve kaliteyi birleştiren yolculuklar sağlayan platformlara bir yenisi daha ekleniyor. Kısa süre içinde hayatımızda farklı bir yer edinmeyi hedefleyen girişimin adı YOLO.

YOLO, şehir içinde lüks segment araçlar ile şehir içi VIP taşımacılık hizmeti veren ve sektöre çok iddialı girerek diğer rakiplerine nazaran çok farklı iş modeli ve kazanç vaat eden bir mobil uygulama. Dünyada Uber modeli olarak bilinen mobil uygulamanın Türkiye versiyonu olarak planlanmış olan YOLO, uzun süren Ar-Ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkmış.

YOLO’yu dünyadaki benzerlerinden farklı kılan en önemli özellik TR’de hukuksal altyapısının sağlamlığı ve farklı kazanç modelleri. YOLO, hem kullanıcılara, hem de iş ortaklarına sağladığı yeni nesil bir iş modeli ile kısa sürede yola çıkıyor.

haydar-colakoglu

YOLO, TEB Holding ve Çolakoğlu Grup Yönetim Kurulu Üyesi Haydar ÇOLAKOĞLU başkanlığındaki güçlü yatırımcı ve yönetim kadrosu ile de dikkat çekiyor. Yönetim kademesindeki 12 kişilik tecrübeli ekibin, 1 yıl süren çalışmaları sonucu ortaya çıkardıkları YOLO, şehir hayatına yeni bir soluk getirmeyi planlıyor. 

haydar-colakoglu-teb-genel-mudur

haydar-colakoglu

haydar-colakoglu-teb

Ulaşımdaki zorlukları keyif ve konfor ile çok uygun koşullarda sunmayı hedefleyen ekip adına konuşan YOLO Yönetim Kurulu Başkanı Haydar ÇOLAKOĞLU şunları söyledi;

“Günümüzde temel ihtiyaçlarımızdan biri olan şehir içi konforlu seyahatin hızlı, güvenli ve ucuz olarak sağlanabilmesi başlangıç noktamızdı. Bununla birlikte, kayıt dışı kalan birçok seyahatin kayıt altına alınarak vergilendirilmesi, sektörde hukuksal altyapının sağlamlaştırılması yeni düzende yeni normallere alışan bizler için çok önemli. İşlerimize teknolojiyi en verimli şekilde entegre etmek hem kullanıcılarımıza hem de iş ortaklarımıza yüksek kazanç sağlayacaktır.

YOLO yüzde yüz yerli yapım bir uygulamadır. Amaçlarımızdan biriside bu iş modelini hızlı bir şekilde ülke dışında da kullanılan bir marka yapmaktır. YOLO’nun temel felsefesi bundan ibarettir. 

Kendi kurucularımızın sağladıkları desteklerin yanında, henüz başlangıç aşamasında iken Los Angeles merkezli bir yatırım şirketinden 16 milyon dolar değerleme ile bir kısım yatırım aldık. Kendileri ile yaptığımız çalışmalar sonucunda da “you only live once” baş harflerinden oluşan YOLO isminde karar kıldık. Bunun yanısıra Los Angeles, San Francisco, Londra ve Zürih merkezli yatırımcı grupları ile de görüşmelerimiz devam etmekte. Bu güç birliği platformu ile hem UBER gibi bir dünya devine rakip olacak, hem de Türkiye’den bir dünya markası çıkartabilmek için çalışacağız.

haydar-colakoglu-yolo-turkiye

Başlangıç gününde 300’ün üzerinde araç ile hizmet verecek olan YOLO ile kullanıcılar, tek tuş ile araç çağırabilecek, ulaşım ücretlerini kredi kartları ile ödeyebilecekler. Araçta unuttukları herhangi bir eşyanın güvende olduğunu bilecekler. Yıl sonu hedefimizde 1000’i aşkın araçla hizmet vermek var.

Bu uygulamaların yanısıra yolcularımızı çok özel kampanyalardan da faydalandıracağız. Farklılıklarımız, ilk günden bu ayrıcalıklar ile görülecek. Kasim ayında acilacak beta surumu ile İstanbul`un bazi seckin mekanlarinda yapilacak test surusleri ile hizmete baslayacak olan uygulama üzerinden özellikle tanıtım günlerimizde kayıt yaptıran yolcularımıza 15 Aralık - 4 Ocak tarihleri arasında ücretsiz ulaşım hakları, çeşitli promosyonlar sağlayacağız. Açılışa özel bu kampanya gibi birçok büyük kurumdan da kampanya desteği alan YOLO ile yolculuklarınızın standartları değişecek. YOLO’yu hepinize tavsiye ediyorum. YOLO dünyasına hoş geldiniz.”

GooglePlay ve AppStore dan indireceğiniz uygulama sayesinde YOLO dünyasında siz de yerinizi alın. Detaylı bilgi ve iletişim için www.yolo.com.tr adresinden YOLO’ ya ulaşabilir @yolo_turkiye Instagram adresinden de takip edebilirsiniz.

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

30 Kasım 2016 Çarşamba

Eğitim programı

Hiç yorum yok




Eğitim Programı



Merhaba arkadaşlar Kalder'in düzenlemiş olduğu yeni bir eğitim sertifika programı var. Bu eğitime katılmak isteyen arkadaşların ilgili yere müracaat etmesi önerilir. Eğitim ayrıntıları aşağıdaki fotoğraftadır. Cv'nize ek olarak koyacağınız bu sertifika sizin için biçilmiş kaftan olacak trend oluşturmuş bu konuları; tabiri caizse işin ustalarından alacaksınız. 
Saygılarımla...


.

29 Kasım 2016 Salı

Konu Dışı

Hiç yorum yok


 İLETİŞİM KONUSUNDA


Bu yazıyı okuyan arkadaşlarım, büyüklerim ve benden küçük arkadaşlar. Net konuşayım sizin fikir ve önerileriniz benim için önemli yazılarımı beğenen herkes blog'umda abone ol eklentisinden abone olabilir. Şunu şunu yap dediklerinizi dikkate alırım. Konuları birlikte tartışarak daha çok gelişir ve daha iyi yerlere birlikte geliriz. 



Teşekkürler...          
BERKAY KARABAŞ

İyi Akşamlar, İyi Fikirler, İyi Ümitler

Hiç yorum yok


              Bir proje bir insanın ilgi odağına nasıl yerleşir ?

   Size sorduğum bu sorunun birden fazla yanıtı var. Olmasını istediğimiz bu projenin hayatımızda nasıl bir yerde olmasını size anlatmaya çalışacağım.

               1. Evcil hayvan besleyen arkadaşlar bilir başı boş günlerce yalnız kalırsa nolur ?
  • Nolur. her yer dağınık bir halde olur. toparlamak çok zaman alır psikolojik bakımdan çökersiniz. Sizin gibi evcil hayvanınızda çökmüş durumdadır. Beslenmediği için güçsüz ve susuzluktan kurumuş halde olur. Projede öyledir hep ilgi bekler sürekli sizledir aslında ayıramazsınız onu hayatınızdan.


                                        
            2. Sizde olmayan şeyin ne olduğunu öğrenir misiniz?

  • Evet bu soru gayet mantıklı aslında projeler için sizdeki eksikliği gösterir. Çok güzel fikriniz var mesela ama hayata geçirmek için teknik bilgi eksik veya teknik bilginiz var fikriniz güzel ama sağlam dostluklarınız yok. Çabalayıp daha iyisi için uğraşır mısınız yoksa napalım bu da buraya kadarmış mı dersiniz ?


3. Olumsuzluk diye bir durum var siz ne kadar olumsuzsunuz ? 
  • Ben olumsuz birisiyim demekle olumsuz olunmuyor. Bu noktada karşımıza opposition (karşıtlık) kavramı karşımıza çıkıyor. Nedir bu kavram hepimiz biliriz YingYang'ı felsefenin ana düşüncesi "Her kötülüğün içinde bir iyilik her iyiliğin içinde bir kötülük vardır." Bu felsefeye göre aslında olumsuz olmakta bir noktada iyi nasıl mı ? Mesela: "Bu projenin reklamını yapamıyorum" dediğiniz zaman size yeni araştırma konuları ortaya çıkartıyor nasıl reklam verebilirim vb. Bu yüzden insan kötüyü bilecek ki iyi diyebilsin



       4. Dün mü ? Bu gün mü ? Yarın mı ? 
  • Görünen o ki üç çeşit insanlar bizim etrafımızda dünde kalanlar anı yaşayanlar ve hayalciler siz kendinizi nerde görüyorsunuz? Dünde mi? Bu günde mi? Yarında mı? Bence siz kendinizi hep yaşadığınız anda görün gerçekten bu bir tavsiye ama geçmişe bağlı kalarakta yaşanır anılar bizi mutlu eder . Ama geçmişe bağlı kalarak bazı olayları atamazsınız içinizden hep o anlar gelir ileri gidemezsiniz. Geleceğe bağımlı da yaşanır o da şöyle hayaller dünyası deriz ya öyle işte Hayal kurmak çok keyiflidir ama bir noktadan sonra gerçek olmayacak kadar ileri gideriz bizim hayalin hayali kısmıyla değil birazda gerçekle işimiz var. Anı yaşamak aslında bizim için biçilmiş kaftan. Anı yaşarsanız mutlu olursunuz üzülmeyi mutlu olmayı maksimuma çekersiniz. :)









28 Kasım 2016 Pazartesi

YENİ BİR FİKRİM VAR ! :)

Hiç yorum yok


 Arkadaşlar merhabalar bu yayınımı seneler sonraki bir başarının başlangıcı hayali olarak yazıyorum.


Biz üretmektense tüketmeyi çok seviyoruz. Pekala biz neden yeni bir şeyler üretip bunu pazarlamayalım? Şimdi ilgisi olduğunuz bir konuda bir şey yapıp pazarlayabileceğimiz bir platform olsa ve yine güzel bir sanatsal çalışma yapan bir başka üreticinin sanatına bir katkıda bulunmak ister miyiz?
Bilmiyorum ama neden olmasın diyorum. Bir girişimci olarak yeni bir fikir üretmek istedim. Bu fikrimi sizinle paylaşmak ve bana bu fikirde neler yapabilirim nasıl geliştirebilirim neden bunu yapmalıyım konuları hakkında bir geri dönüş almak istiyorum.

Tabi ki bir arkadaş fikrimi çalabilir yeni bir şey geliştirebilir bunu pazarlayabilir. Ama o fikir üretmediği için buna takılı kalır ve bir özenti fikir olduğu için bir kimliği olmaz ben başka fikirle girişimci kimliğimi korurum daha parlak daha güzel bir fikirle küllerimden yeniden doğarım.

Herkesin gördüğü bir kaç eksiklik çevresinde vardır. Genel olarak ülkemizde eksik çok alaya alma ve yapamazsın edemezsin gibi olumsuz cümlelerle bizi sadece tüketime yönlendiren düşüncelerimiz yerine biz neden olmasın diyerek gelişmiyoruz.Birbirimizi sürekli sert eleştirmek yerine sen bu projeyi böyle yapsan daha iyi olmaz mı diyerek niye geliştirmeye çalışmıyoruz?

Bu bilinci bize ilk önce ailemiz verir bu hep böyledir ama bunu ne kadar kullandığımız ne kadar ileri götürebildiğimiz önemlidir aslında. Mesela bir çocuk bir resim yapıyor babasına diyor ki "Baba bak resim yaptım sence güzel olmuş mu?" Babası bu konuda "kızım çok güzel olmuş" diyip resme öylesine bakmasıyla resme meraklı şekilde göz atıp "kızım güzel yapmışsın gel şu kısmını senle şöyle yapalım" diyip eksikliğini ona fark ettirmeden belirtip geliştirmesi arasında çok fark vardır.

İşte bu konuda bende siz takipçilerimden bunu istiyorum. Berkay fikrin güzel ama ödeme sisteminde şunu kullansan daha iyi olur. Berkay bu konu gerçekten güzel bir nokta bunun yanına da engelli kardeşlerimiz için şunu ekleyebilirsen daha iyi olur veya Berkay bu fikri şu şu nedenlerden dolayı beğenmedim bak şöyle bir eksiklik ortaya çıkıyor derseniz. Sizinle bir iş ortaklığı fikir tartışmaları başlar. Fikrimin ayrıntılarını size özel olarak anlatırım. Belki çok saçma bir fikir.

Bu konuda bir kaç girişimci abilerime arkadaşlarıma danıştım fikrimi beğenenlerde oldu fikrimi saçma bulanlarda oldu ama hiç biri yapamazsın demedi.

"YAPAMAZSIN!!!"

Bu öyle bir kelime ki insanı psikolojik olarak bir bunalıma bile sokabilir. İnsan faktörü öyle bir şeydir ki artık bu noktadan sonra bir şey olmaz dedikten sonra o noktadan on adım öne götürmeyi başarmıştır.

Endüstri 4.0 devrimi bu konunun canlı örneği değil midir ? Bir sürü işletme bu konuda gelişmek için şuan inanılmaz yatırımlara yönelmiş durumda. Kendimi geliştirmek için sizin değerli yapıcı yorumlarınıza ihtiyacım var.





24 Kasım 2016 Perşembe

ENDÜSTRİ 4.0 Hakkında bakış açımız

Hiç yorum yok



Ülkede bu kadar çok suriyeli varken üretim için daha ucuz iş gücü sağlanabilir ama ülkemizde kendi milletimiz işsizken ortaya bir adaletsizlik çıkıyor. Güçlü ve isim yapmış firmaların bir çoğu ikinci dünya savaşı sonrası üretimlerini Çin gibi nüfusun çok olduğu yerde yaptılar.


Ucuz iş gücü daha çok üretim iyi mühendislerle ortaya çıkarılan ürün yeterince kaliteli ve hızlı bir şekilde ortaya çıkarılmış oldu.

Milli firmalarımız başarı için bunu bir şekilde aşması gerektiğini düşünüyorum Endüstri 3.0 devrimine dahi tam adapte olamamış tedarikçi firmalar varken Endüstri 4.0 biraz fazla geliyor gibi düşünmemeli ve hemen bu konuya bir el atmalıyız.

Nasıl mı?

İşletmeyi; Yazılım ve üretimin bir araya gelmesi negatif ve pozitif şekilde etkiliyor. Bir çok üretim yapan robotik yapıların yazılımların güvenilirliği birbirlerine veri aktarım hızları yeterince hızlı veya kalibre olmayabilir bu ortaya üretim yapan makinelerin koordine çalışmaması gibi negatif yönde sorunlar ortaya çıkartır. Uzun bir bakım onarım süreci bize yedek makinelerin maliyeti ya da yenileme yatırımı gibi maliyetlerini de önümüze koyabilir. Pozitif yönleri ise:
Daha hızlı daha iyi daha ucuz üretimler bu sayede ortaya çıkan ürünlerimizin kalitesi ise ayarlanabilir hata düzeyinden dolayı gayet kaliteli üretimler ortaya koyacaktır. Düşün ki bir üretim fabrikasındasınız ve tek bir adam çalışıyor o da fabrikayı bekleyen köpeği besliyor. Bize ne kadar uç gözükse de imkansız değil
Zamanında bir çok insan olmaz teknoloji daha ileri gitmez dedikçe daha da ileriye gitti daha da gelişti ve daha da gelişecek kimse artık 3 sene sonra teknoloji nereye gelecek tahmin edemez.


22 Kasım 2016 Salı

Gençlik Fermanı

Hiç yorum yok
 KISACA ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ

Üniversite'ye ilk geleceği zaman herkes tatlı heyecanlara bürünmüştür. Benim için nedense
çok sıradan bir olaymış gibi geldi. Hiç bilmediğin bir şehirde hiç bilmediğin insanların yanında 
hiç bilmediklerinle bir şeyleri bilmeye geliyorsun çok amatörce ; daha önce hiç başka şehirde yalnız kalmamışken 19 yıllık anne ve baba ile birlikte olan yaşantını bırakıp yapayalnız bir şehirdesin neyse işin duygusal boyutu bir yana bunları  söylememin nedeni endüstri mühendisliğine o an başladım. Nasıl mı ? Düşün!!!

 Şimdi bir yılan dolu kafesin içinde olduğunu hayal et kimse yok bir tanesi seni soksa öleceksin.
Ama sende öyle bir silah var ki sadece zayıf olduğunda yılanlar seni alt edecek. İşte o silah sizin tek güvenceniz aileniz kafesin dışında size hayret dolu bakışlarla bakıyorlar...
 İLK önce korkuyorsun ne yapacağını bilmiyorsun sonra bir şempanze gibi düşünüyorsun..!
EVET şempanze gibi o şempanze sana diyor ki hepsini öldür hepsini yok et ve hemen kaç!
Sen insansın eğer hepsini öldürmeye kalkarsan içinden birisi seni sokabilir mantıklı bir fikrin olsun ki sıyrıl işte derin düşünmek gerekiyor o anda veya şempanzeni dinle.

İlk önce "yaşa ya da öldür" de! Kimseyi daha önceden tanımıyorsun kimse senin kardeşin olamaz güvenme ilk başta 1. yılan öldü bile.. :)

İkinci olarak bir kaç kişiye güvenmeyi dene baktın sıkıntı var uzaklaş!

Üçüncü olarak kontrolünü yap : (para, arkadaşların, ödevler, dersler, boş zaman, sevgilin, sigara, alkol, vb.)

Dördüncü olarak : Köpek gibi ders çalışma gez abi bi daha yaşamıyorsun o hayatı paran bittiyse kazan ve gez. 

Beşinci olaraksa etkinlikler sosyallik abi katıl etkinliklere işte bak bunları ne kadar güzel söyledim değil mi ama öyle olmuyor. Uzun zamanımız yok aslında saçma sapan bir kaç dakikamız olarak geçiyor zaman BU YÜZDEN EN ÖNEMLİ OLAY ""ZAMAN KONTROLÜ"" 

Zaman kontrolünü yaparsan vaktin; paraya, arkadaşlığa, Başarıya, Güvene, Güvenilirliğe falan dönüşür. Aslında para kazanmanın en kolay yolu bu yaratıcı fikirlerin en babası bu abi sen zamanı kontrol et sonrası çorap söküğü gibi gelecektir.!
Endüstri Mühendisliği işte bur da canım kardeşim. Nasıl mı ? işte zamanını kontrol eden insanlar Endüstri Mühendisi oluyor ve o insanlar Şempanzenin dediğini yapabilir. Herkes aslında Endüstri Mühendisliğine yatkındır. Kendini geliştirdikten ve ufkunu açtıktan sonra en kısa sürede bir işi en çok verimle sende oldurabilirsin. BEN BANA VERİLEN BU İŞİ; EN ÇOK VERİMLE EN AZ MALİYET EN FAZLA KAZANÇ EN FAZLA MEMNUNİYETLE VE EN ÇOK GÜVENİ SAĞLAYACAK ŞEKİLDE NASIL TASARLARIM. İşte bu kadar 
Üniversite hayatı Endüstri Mühendislerine çok tatlı geçer :)